Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik ve Aşağılama Suçları (TCK 216)
Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 216. Maddesinde “Kamu Barışına Karşı Suçlar” bölümünde düzenlenmiştir:
Madde 216 (1) Halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesimi aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik eden kimse, bu nedenle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(2) Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
(3) Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
Maddenin ilk fıkrasında tahrik, diğer iki fıkrasında aşağılama fiillerine yer verilmiştir.
TCK’nın 216. maddesinde yer alan “halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama suçu” somut bir tehlike suçu olarak düzenlenerek kamu düzeni, toplum huzuru ve barışının korunması hedeflenmektedir. Maddenin en önemli amaçlarından birisi de nefret söylemini sınırlandırmaktır.
1.HALKI KİN VE DÜŞMANLIĞA TAHRİK SUÇU (TCK m 216/1)
Bu maddenin amacı, insanların farklı ırk, cinsiyet, din, dil, inanç veya diğer farklılıklara dayalı ayrımcılığa uğramasını önlemek ve toplumsal düzeni koruyabilmektir. Failin cezalandırılması için icra edilen fiil nedeniyle kamu güvenliği açısından açık ve yakın bir tehlikenin ortaya çıkması, hareket ile sonuç arasında illiyet bağının olması şarttır. Somut olayda bu tehlike tespit edilmedikçe suçun maddi unsurunun varlığından bahsedilemez. Bu tür suçların cezalandırılması toplumsal barış, adalet ve eşitliği sağlanabilmesi için gereklidir.
Failin bu suçu işlemesi için; halkın sosyal sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge bakımından farklı özelliklere sahip bir kesimini, diğer bir kesim aleyhine kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmesi, bunu bilerek ve isteyerek tahrik etmesi gereklidir.
TCK’nun 216. maddenin gerekçesi; “Bu somut tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini belirlerken failin söz ve davranışlarının neden olduğu tehlike neticesinin gerçekleşmesi gerekir. Hakim, kullanılan ifadeler dolayısıyla bu tehlikenin gerçekleşip gerçekleşmediğini, dayanak noktalarını göstermek suretiyle belirleyecektir. Bu kapsamda, kişinin söz ve davranışlarının kamu güvenliğini bozma açısından yakın bir tehlike oluşturduğunun tespit edilmesi gerekir” şeklindedir. Kamu güvenliği açısından açık ve yakın tehlike ortaya çıkarması arandığından, tahrik ile kamu güvenliğinin gerçekten bozulması şart değildir.
Fail sübjektif olarak da bu amacı gütmeli, halk kesimini kin ve nefrete tahrik etmelidir. Bu kapsamda salt yüz çevirme, soyut bir red veya saygısızlık ifade eden bir davranışta bulunma veya bu yönde sözler sarf etme, suçun gerçekleşmesi bakımından yeterli değildir. Fiilin suç teşkil etmesi için ağır ve yoğun bir tarzda kin ve düşmanlığa tahrikin var olması gerekir.
Tahrik fiili “alenen” işlenmesi gerektiğinden suç aleni olarak işlenmediği takdirde suç oluşmaz. Tahrik içeren sözler başkası tarafından duyulmamış olsa bile, alenen yapıldığı takdirde, TCK m.216/1’de tanımlanan suç oluşacaktır.
Tahrik alenen yapılmamış olsa da kamuoyu fail dışında bir yolla haberdar olmuşsa bu suç oluşmayacaktır. Failin; halkın bir kesimini diğer kesimine karşı TCK m.216/1’de belirtilen konulardan en az birisinden hareketle alenen tahrik ettiği, fakat kamu güvenliği açısından bu tahrikin açık ve yakın bir tehlikeye yol açmadığı takdirde suç oluşmaz.
2.HALKIN BİR KESİMİNİ BELİRLİ ÖZELLİKLERİ NEDENİYLE AŞAĞILAMA SUÇU (TCK m 216/2)
TCK’nun 216’ncı maddesinin 2 nci fıkrasında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” başlığı altında düzenlenmiştir.
TCK m. 216/2. fıkrasına göre; “Halkın bir kesimini, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığına dayanarak alenen aşağılayan kişi, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”.
Burada yalnızca aşağılama fiili yaptırıma bağlanmış olup bu fiilin gerçekleştirilmesi ile sonucun ortaya çıkması aranmamıştır. Söz, yazı vb şekilde halkın bir kesiminin, sosyal sınıf, ırk, din, mezhep, cinsiyet veya bölge farklılığı konulardan birisi nedeniyle aşağılanmasının suç teşkil edecektir. Suçun gerçekleşmesi için aleniyet unsurunun gerçekleştirilen fiilde bulunması gerekir.
3.HALKIN BİR KESİMİNİN BENİMSEDİĞİ DİNİ DEĞERLERİ AŞAĞILAMA SUÇU (TCK m 216/3)
TCK’nun 216’ncı maddesinin 3 ncu fıkrasında “Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama” başlığı altında düzenlenmiştir.
TCK m. 216. 3. fıkrasına göre; “Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılayan kişi, fiilin kamu barışını bozmaya elverişli olması halinde, altı aydan bir yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”.
Bu madde ile dini inanç, ibadet veya ibadet yerlerine yapılan hakaret, saygısızlık veya aşağılanmasını suç olarak tanımlanmakta ve cezalandırılmasını öngörmektedir. Burada korunmak istenilen amaç, insanlar arasındaki saygı ve hoşgörüyü artırmak ve dini inanç ve ibadet özgürlüklerini korumaktır. Bu nedenle failin fiilinin kamu barışını bozmaya elverişli olduğunun tespiti halinde, halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri aşağılama suçu oluşacaktır.
Nitelikli Hali
Türk Ceza Kanunu’nun 218. maddesine göre, dini değerleri aşağılama suçunun basın ve yayın yoluyla ve dolayısıyla Türk Ceza Kanunu m.6/1,(g) uyarınca internet vasıtasıyla işlenmesi halinde, fail hakkında tayin edilecek ceza yarı oranında artırılacaktır.
Haber verme sınırlarını aşmayan ve eleştiri amacıyla yapılan düşünce açıklamaları suç oluşturmaz.
Av. İbrahim GÜLLÜ
Bir yanıt bırakın