Ceza Muhakemesinde “KATILAN”
Ceza Muhakemesinde Katılan Ne Demektir?
Mağdur suçtan zarar gören gerçek ve tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlar, ilk derece mahkemesindeki kovuşturma evresinin her aşamasında hüküm verilinceye kadar şikâyetçi olduklarını bildirerek kamu davasına katılabilirler.
Anlaşılacağı üzere soruşturma aşamasında açılmış herhangi bir kamu davası olmadığı için katılma söz konusu olamaz, sadece kovuşturma aşaması için katılan sıfatı alınabilmektedir.
Davaya Katılma Usulü Hangi Şekle Tabidir?
Katılma, kamu davası açıldıktan sonra mahkemeye dilekçe verilmesi ya da katılma isteğinin sözlü şekilde belirtilmesi üzerine duruşma tutanağına geçirilmesi suretiyle olur.
CMK md. 238 – (2) Duruşma sırasında şikâyeti belirtilen ifade üzerine, suçtan zarar görenden davaya katılmak isteyip istemediği sorulur.
CMK md. 238 – (3) Cumhuriyet savcısının, sanık ve varsa müdafiinin dinlenmesinden sonra davaya katılma isteminin uygun olup olmadığına karar verilir.
Katılan Sıfatı Olarak Yer Alabilmenin Koşulları
1-Öncelikle katılma, kamu davası açıldıktan sonra mahkemeye dilekçe vermek suretiyle veya sözlü başvurunun tutanağı geçirilmesi suretiyle başlamaktadır.
Daha sonra şikâyeti belirtilen ifade üzerine, suçtan zarar gerçek veya tüzel kişiye kamu davasına katılmak isteyip istemediği sorulmalıdır.
Burada üstünde durulması gereken bir diğer nokta soruşturması ve kovuşturulması şikâyete tabii suçlardır. Şikâyete tabii suçlarda soruşturma aşamasında şikâyette bulunulmaz ise şikâyet yokluğu nedeniyle vazgeçme olur ve dava düşer. Kovuşturma aşamasında şikâyette bulunulsa dahi vazgeçmeden vazgeçme olamayacağı için davanın sonucunda düşme kararı aynen devam eder. Resen soruşturulan suçlarda soruşturma evresinde şikayet bulunulmasa dahi, kovuşturma evresinde şikayette bulunulması kamu davasında katılan sıfatını almaya engel değildir çünkü bu tür suçlarda soruşturma evresinde şikayet yapılmaması davada şikayet yokluğu nedeniyle düşme kararı verdirmemektedir.
2-Kamu davasına katılma isteminde bulunacak kişinin mağdur, suçtan zarar gören gerçek veya tüzel kişiler ile malen sorumlu olanlardan biri olması gerekmektedir. Yargıtay’ın verdiği kararlarda görüldüğü üzere kamu davasına katılma hakkına sahip kişiler doğrudan zarar gören kişilerdir, dolaylı olarak zarar gören kişilerin kamu davasında katılan olarak bulunma haklarının olmadığını görmekteyiz.
3-Katılma isteminin ne zaman yapılacağı konusu ise son derece önem arz etmektedir. Öncelikle soruşturma evresinde kamu davası açılmadığı için katılma talebinde bulunulamayacağı açıktır.
CMK md. 237 gereğince katılma isteminin ilk derece mahkemesinde hüküm verilinceye kadar yapılması gerekmektedir. Kanun yolu muhakemesinde davaya katılma isteğinde bulunulamaz. Ancak, ilk derece mahkemesinde ileri sürülüp red olunan veya karara bağlanmayan katılma istekleri, kanun yolu başvurusunda açıkça belirtilmişse incelenip karara bağlanır.
4-Son olarak bakılması gereken nokta ise; katılma isteminde bulunan kişinin ehliyeti bakımından önem arz etmektedir. Katılma talebinde bulunan kişinin tam ehliyetli olması aranmıştır. Buna göre istemde bulunan kişinin ayırt etme gücüne sahip, ergin ve kısıtlanmamış olması gerekmektedir. Örnek vermek gerekirse; ayırt etme gücüne sahip fakat ergin olmayan kişilerin kendileri doğrudan katılan sıfatı alamazlar, onların yerine kanuni temsilcileri katılan olarak yer alabilmektedirler.
Katılanın Hakları
CMK md. 239 – (1) Mağdur veya suçtan zarar gören davaya katıldığında, cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı veya ısrarlı takip suçları ile kadına karşı işlenen kasten yaralama, işkence veya eziyet suçlarında ve alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektiren suçlarda, baro tarafından kendisine avukat görevlendirilmesini isteyebilir.
CMK md. 239 – (2) Mağdur veya suçtan zarar görenin çocuk, sağır ve dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede akıl hastası olması halinde avukat görevlendirilmesi için istem aranmaz.
Buna ek olarak katılan, Cumhuriyet savcısının iznine tabii değildir, savcılığa bağlı olmaksızın kanun yollarına başvurulabilir. Gerçek veya tüzel kişinin katılan sıfatını aldıktan sonra yargılama devam ederken duruşmalarda hazır bulunup bulunmaması kendi isteğine bağlıdır, duruşmalara katılmaması katılma talebinden vazgeçtiğini göstermemektedir. Son olarak katılan bu talebinden vazgeçme hakkına sahiptir. Katılanın bu hakkından feragat etmesi üzerine ortaya çıkan önemli nokta ise, katılmanın hükümsüz kalacağı fakat yargılamaya konu olan davanın devam edeceğidir.
Katılmanın Davaya Etkisi
CMK m240 uyarınca katılma, davayı durdurmaz.
Tarihi belirlenmiş olan duruşma ve yargılama usulüne ilişkin diğer işlemler vaktin darlığından dolayı katılan kimse çağrılamayacak ve kendisine haber verilemeyecek olsa bile belirli gününde yapılır.
Katılmanın Hükümsüz Kalması
Katılan bu sıfatı aldıktan sonra bundan vazgeçerse veya ölürse katılma hükümsüz kalmaktadır. Ölümün gerçekleşmesi üzerine mirasçılar, katılanın haklarını takip etmek üzere davaya katılabilirler.
Bir yanıt bırakın