Büyükdere Fidanlığında Bir Gün ve Anılar

Büyükdere Fidanlığında Bir Gün ve Anılar

Sarıyer Adliyesi boğazın en güzel köşelerinden birindendi. 1990’lı yıllarda denize bakan adliyedeki odamda çalışırken, birkaç dakika denize bakmak hele hele terasa çıkmak benim en büyük mutluluklarımdan biriydi. Boğazın o mavi suları güneşli havalarda pırıl pırıl olur, sis bastığında ise gizemli bir düşe dönüşürdü.

Martıları bir yana ancak ben en çok karabatakları severdim. Hele kanatlarını gerip dünyaya meydan okuyuşları bir başka güzeldi. Karabatakların dalışlarını yunusların ise suyun üstüne sıçramalarını izlemek görkemli bir olaydı. Bu yüzden her mevsim yunusların dönüşünü sabırsızlıkla beklerdim.

Ancak zamanım olduğunda ve biraz daha soluk almak istediğimde Sarıyer Adliyesine çok yakın olan Büyükdere Fidanlığına koşardım.

Büyükdere eskiden Osmanlı İmparatorluğu zamanında bir sayfiye yeriymiş. Sarıyer Adliyesi de Büyükdere sınırları içindeydi. Yaşlı avukatlar İstanbul’da çok sıkıldıklarında adliye olmadan önce otel olan burada konakladıklarını söylerlerdi.

Türkiye Cumhuriyeti döneminde her alanda olduğu gibi çiftçiliğin gelişmesi ve modernleşmesi ve kalkınması için büyük çabalar gösterildi. Atatürk Orman Çiftliği bu çabaların güzel bir örneğidir.

İşte çiftçiliğin gelişmesi ve kalkınması çabalarının güzel örneklerinden biri de 1928 yılında Atatürk’ün öngörüsü ile kurulan fidanlığın ilk açılışı dönemindeki adı Büyükdere Meyve Islah İstasyonu idi. Bu fidanlık dönemin İtalyan bahçecilik deneyiminden örnek alınarak geliştirilmişti.

Büyükdere Meyve Islah İstasyonu 65 dekarlık bir arazi üzerinde kuruldu ve 1945 yılında Büyükdere Bahçe Kültürleri İstasyonu adını aldıktan sonra İstanbul ve çevre illerde üreticilerin fidan ihtiyacını karşıladı. Ancak bu fidanlık ayrıca bölgenin sebze, tohum ve fide ihtiyacını da karşılıyordu. Fidanlığın adı 1941 yılında değiştirildi ve Büyükdere Bahçe Kültürleri İstasyonu adını aldı.

Fidanlık da ayrıca Pratik Bahçıvanlık Okulu adı altında bir okulda açılmıştı. Bu okulun amacı da Türkiye’de bahçe kültürünün eğitimini vermek, bahçe kültürlerinin araştırmasını yapmak ve donanımlı bahçıvanlar yetiştirmekti.

Damızlık meyve ağaçları üzerinde bahçe kültürleri alanındaki bilimsel çalışmalara uygun olarak bakım, budama, tımar, hastalıklarla mücadele üzerindeki çalışmalar bizzat Pratik Bahçıvan Yetiştirme Yurdu öğrencileri tarafından yapılıyordu. Ayrıca İstasyonda teknolojik çalışmalara da önem veriliyor; tecrübe ve tetkik denemeleri, meyve kurutma yöntemleri, şurup, şarap, marmelat ve reçel yapımı gibi işler üzerinde çalışmalar yapılıyordu.

Bir zamanlar Büyükdere’de ki çocukların en sevdikleri kaçamak fidanlığın bekçilerine yakalanmadan fidanlıktaki dut, kiraz ve benzeri ağaçlara dalmak meyveleri dalından yemek imiş. Ancak meyve çalarken yakalanıp dayak yiyenleri de olmuş.

Hatta duyduğuma göre dayak yiyen çocuklardan biri de sonradan fidanlıkta bekçi olarak görev almış.

Ben 2000 yılında Sarıyer adliyesinden ayrılmıştım. Ancak Büyükdere Atatürk Fidanlığının faaliyetleri 1997 yılında durdurulmuştu. Hatta o tarihlerde fidanlık arazisine Yalova’dan getirilen toprak serilmişti. İşte bu nedenle fidanlığın kendi toprağı ile bu yeni toprağın doku uyuşmazlığı olduğu konusu dava konusu olmuş ve ben yargıç olarak keşif yapmıştım.

Zaten bazen orada büyük bir otel yapılacağı, bazen belediye başkanlığı ya da kaymakamlık binası yapılacağı yani o güzel yeşil alanın beton yapılara dönüştürüleceği konuşulurdu. İyi ki kentin bu çok önemli akciğerleri ranta kurban edilmedi.

Şimdi çalışmaları 1997 yılında durdurulan ülkenin bahçecilik ve bahçıvanlık kültürüne büyük katkılar yapan bu tarihi fidanlık yeniden çalışmalarına başladı.

Ve yıllardır özlediğim bu tarihi yere İstanbul Çevre Konseyi Başkanlarından Zafer Murat Çetinbaş‘ın nazik daveti ile Tüketici Konfederasyonu Başkanı Aydın Ağaoğlu ve Av. Yasemin Bal ile birlikte gittik. Çevre düzenlemesi çalışmaları henüz tamamlanmadığı için park yerinden restoran kısmına gidinceye kadar zaman zaman yolu da tam bilemediğimizden çamurlara basmak zorunda kaldık.

Fakat gerek restoran ve gerekse çay, kahve, içecek ve tatlı sunulan yerler güzel ve ürünleri kaliteliydi.

Yeni düzenlemede Bahçıvanlık Okulu yeniden çalışmalarına başlayacak. Zaten eski yıkılmış yıpranmış binalar yenilenmiş. Fidanlık geniş bir doğa kütüphanesine sahip. Çocuk oyun ve spor alanları ve hatta konser alanı bile yeni düzenlemede unutulmamış.

Ancak en önemlisi tarihi ağaçlardan geriye kalanlar ile Arkad Ağaçları idi.

Arkad Ağaçları doyumsuz güzelliği insanı büyülüyor gibiydi.

Büyükdere fidanlığı artık İstanbul’un en güzel yerlerinden biri. İlk fırsatta bu güzelliği yaşamak insanı mutlu ediyor.

İzzet Doğan

Emekli İstanbul Hakimi

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*